
alışkanlık
git gide yeni olan şeylere daha önyargılı yaklaşmaya başladım, alıştığım şeylerin yerine yenileri koymak ve eskisini unutmak zor geliyor..alışkanlık aslında, yaşarken farketmeden bağlandığımız, kaybedince de adını koyduğumuz bişey...bu yüzden alışkanlık aslında elimizi kolumuzu bağlayan bir ip, zamanla incelip kaybolan yerini başka bir ipe bırakan bir yük..Yani alışkanlıklarını bırakmanın ilacı da başka alışkanlıklara farkında olmadan sahip olmak..bir de bunun ötesi bağımlılık var, bir şeye muhtaç olmak diyebiliriz. alışkanlıkta insan o varlığa karşı halen üstün olabiliyorken bağımlılıkta üstünlüğünü kaybetmiş demektir, artık özgür değildir..
alışmamak lazım, o yüzden arada bir insanın tersten bakması lazım herşeye..ve tabiki bağlanmamak hiçbişeye...

edebiyat denemeleri
edebiyat insanı ceydam ve kardeşimin projelerinden birini daha tamamladık. Yazı yazmak bu sefer çok zor geldi, belki de dünya işlerime çok daldığım ve artık hayal dünyamı öldürdüğüm için...belki de zaten hiç yeteneğim olmadı ya da kelimelere önce ben küstüm, sonra da onlar bana küstüler bilemiyorum..sonuç olarak ortaya benden pek hoş bişey çıkamadı, kitabın zayıf halkası olarak kendimi seçtim. Yine de mutluyum, severek okuduğum insanların arasında yazmak çok güzel bişey..
Örnek mi hemen burada; Ceydanın yazdıklarını çok beğendim, işte bi kuble...
[
Vapurlara özenen bir arkadaşım oldu sonraları.“Niye?” diye sordum ona. “Yükünü boşaltmadan iki yaka arasında gidip gidip gelmek ne zordur bilir misin?” dedi. “Ben…” dedim, “bilirim ne büyük yalnızlıktır, diyememek. Yetmez mi?”
]
kitap burdan indirilebilir. Diğer projelerimizle ilgili bilgiler de mevcut..artık grubumuzun adı bile var, projeci yazarlar:) ben ve yazarlık??
Örnek mi hemen burada; Ceydanın yazdıklarını çok beğendim, işte bi kuble...
[
Vapurlara özenen bir arkadaşım oldu sonraları.“Niye?” diye sordum ona. “Yükünü boşaltmadan iki yaka arasında gidip gidip gelmek ne zordur bilir misin?” dedi. “Ben…” dedim, “bilirim ne büyük yalnızlıktır, diyememek. Yetmez mi?”
]
kitap burdan indirilebilir. Diğer projelerimizle ilgili bilgiler de mevcut..artık grubumuzun adı bile var, projeci yazarlar:) ben ve yazarlık??
Picasso
Picassonun Guernica isimli ünlü resminin 3 boyutlu videosunu hazırlamışlar. Sadece resime bakarak, o zamanki olayları anlamak, simgeleri çözmek gerçekten zor..sanatçının neyi anlattığını okumak, araştırmak gerekiyor, peki sanat nedir, sanat eseri nedir diye sorgulayacak olursak bu çalışmanın sanat eseri olduğuna nasıl karar verilmiştir? vakti zamanında picasso çıkıp ben şunu anlatmaya çalıştım deyip millete ders mi vermiştir yoksa herkes kendi mi çözmüştür bu resmi?? çözmüşlerse nasıl yapmışlardır,çok mu üstün zekalı bu insanlar??
Çin neden kalabalık?
Hep diyoruz 1 milyar Çinli var diye ama nasıl bu rakama ulaştılar hiç düşünmüyoruz. Zaten düşünsek de internette de çok bi şey yok, 1950 öncesi nüfus bilgileri hakkında kaynak bulamadım, tek çocuk politikası hakkında çok fazla makale mevcut. Genel olarak düşünecek olursak, Çin ev Hindizstan Asya kıtası için yerleşim olarak en uygun bölge, ayrıca Çin baskın bir politikaya sahip, çevresindeki insanları da Çinlileştirmiş olabilir. yerleşik hayatları olması ve göç vermemeleri de tabi ayrı bir özellik. Türkler Orta Asyada kalsaydı bu kadar dağılamıyacaktık ve nüfusumuz şu an kimbilir kaç olacaktı??
iç savaşlar
Son yüzyılın en önemli iç savaşları Yunanistan, Amerika ve İspanya iç savaşlarıdır. Yunanistan ve İspanya iç savaşlarına bakacak olursak, ülkedeki koministlerin komşu ülkeler tarafından desteklenerek iktidara meydan okumalarını sağlayarak ve sonra da onları yalnız bırakılarak başlatılmıştır. Başka ülkelerin kışkırtmasıyla farklı görüşteki insanlar ayaklanmış ve ülke kaosa sürüklenmiştir. Amerikada ise biraz uzaktan bakınca, iç savaş gerçekten iç gibi görünüyor. Kölelik düzenine son vermek için savaşılmış, ama tabi amaç köleler için özgürlük değil, dünyada kimse o kadar iyi değil, hele amerikada hiç. Kuzey Amerika sanayi devrimini yaşamış, Güney Amerikada ise halen kölelik düzeni hakim, Güney Amerika sanayileşmeşmediği halde zenginler daha zengin, daha kolay para kaznıyorlar, çünkü köleleri var. Hal böyle olunca da sanayileşmenin önündeki en büyük engellerden biri olarak görülüyor. Dolayısıyla dengeler kurulsun diye; kölelere özgürlük muhabbeti başlıyor. Tabi köle ha sanayi de çalışmış ha çiftlik de çalışmış, onun için özgürlük yine yok, aynı şekilde çalışmaya devam edecek. Dış etken olarak İngiltere ve Fransa var, Amerikaya Afrikadan getirdikleri siyah renkli insanları köle olarak satarak para kazanan bu ülkelerin, iç dinamikleri tetikleri söyleniyor. (Okumak gerekiyor)
safranbolu gezisinden akılda kalanlar



Safran: soğanlı bir bitki, 3 yıl boyunca aynı soğan kullanılır. Çok az bir miktarı bile herşeyi sapsarı yetmeye yetiyor. Bir kaç aile safran üretimine devam ediyor. Safranlı lokumlar çok lezizdi:)
Dünyanın ilk yol anıtı Amasrada, ama hazine arayanlar yüzünden çok fazla zarar görmüş. Amasra bir yarımada ve köprüyle bağlanmış olan bir adadan oluşuyor.
Manda yuva yapmış söğüt dalına Amasra türküsüdür, mandacılık yaygındır, kendilerine mandacı denilirSafranbolu yakınlarında çok iyi korunmuş Yörükköy var, Yörük yürümek kelimesinden türetilmiştir

Ev tokmakları iki çeşit, büyük olanlar erkek için, küçük olanlar kadınlar için, tokmak sesine göre kimin geldiği anlaşılır. Kapının dışındaki çengellere asılan ipler ev sahibinin evde olmadığı anlatmak için kullanılır
odalar arasında yemeklerin geçişini sağlamak için sofu adı verilen dönen dolaplar vardır. 3 büyük kanyonu var,
Saati İzzet Paşa yapmış evinize ve kolunuza saat olsun ve yazlık ve kışlık yerden duyuyabilsin diye. 200 yıllık olan bu saatin bakımını hiçbir çıkar beklemeyen çok sevimli bir amca yapıyor.
Saati İzzet Paşa yapmış evinize ve kolunuza saat olsun ve yazlık ve kışlık yerden duyuyabilsin diye. 200 yıllık olan bu saatin bakımını hiçbir çıkar beklemeyen çok sevimli bir amca yapıyor.

Evlerin bu kadar kalmasındaki neden; 70li yıllarda orda yaşayan insanlar evlerini köylerde yaşayan insanlara satarak, büyük şehirlere taşınmıştır. Zor güç para biriktirip ev alan bu insanların evlerde değişiklik yapacak parası kalmamıştır. Dolayısıyla evlerde pek tadilat yapamadan Unesco tarafından Dünya Mirası sıfatı yüklenmiştir. 



Ayakkabıcılık çok yaygın, hatta kurtuluş savaşında Türk ordusu için de ayakkabı üretiliyor. Kötü ayakkabı yapan kişinin yaptığı ayakkabı dükkanının üstüne atılıyor. Pabucu dama atılmak sözü burdan çıkmış.
Bolu: Kaleli demekmiş.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)