ühü ühü

Bizimkilerden yıllardır uzaktayım, o yüzden ben üzülmeyeyim diye bana genelde bişey anlatmazlar, biri vefat eder ya da ameliyat olur ama bunlardan sadece bayramda eve gittiğimde o ortamda bulunduğum için haberim olurdu. Geçen hafta babamı hastaneye kaldırmışlar, brother memlekete gideceği için bana da söylemiş oldular, bi tanıdık-hemen hemen aynı yaştayız- intihar etmiş bunu da hasbel kader öğrendim, eniştem ameliyat olmuş brother söyledi ve hepsine çok üzüldüm.
Annemler hayatın bu tarafını benden hep sakladılar, hatta halen saklamaya çalışıyorlar, bünyem alışmamış böyle şeylere, duyunca çok üzülüyorum..
kelebek fotoğraflarından hoşlanmam, ama şu anki ruh halime uygun geldi. ühü ühü...
ve halen burda olduğum için de ühü ühü...

boş koridorlar

@santralistanbul-Erika Sulzer fotoğraf sergisi
Koridordaki boşluğa şaşırmalıyım şaşırmamalımıyım bilemiyorum artık. Rahatça gezmek için süper bir ortam yaratan bu boşluk gezdikçe benim içimi ürpertti. Türk insanı aslında sanatsever, en azından SSM'deki sergiler bunun göstergesi, genelde kapısında kocaman kuyruklar oluşuyor, ama iyi bir fotoğrafçının iyi fotoğrafları üstelik giriş ücretsiz ama sinek bile uçmuyor içerde...İnsanların gözünün içine sokmak lazım galiba, bakın burda şu var diye, yoksa değer görmesi gereken şeylerin insanlar farkında bile olmuyorlar..tamam buna kızıyorum ama doğrusu kim bilir ben de nelerin farkında olmadan yaşıyorum bilmiyorum...

büyüdüm

eskiden hep büyümeyi isterdim ama artık keşke hep küçük kalsaydım diyorum, bir de benden büyük olan insanların sayısı ne kadar çoktu ve meğer ne güzel bir durummuş da farkında değilmişim, o zaman da hep kendimi büyümüş gibi hisseder ve de öyle davranırdım, saflık işte, ne gerek varsa..bu sitede şu anki haliyle insanlar küçükken çektirdiği fotoğrafa göre poz vermişler, kolektif başarılı ve sevimli bir proje olmuş, küçücük insanlar kocaman olmuş, anneler babalar yaşlanmış.. kıyafetler değişmiş..ama küçükler kesinlikle daha sevimli..

cin ali

Bugün işyerinde bişiler aranıyorken, birinin blogunda cin ali resmi gördüm, nasıl da mutlu oldum, sanki kırk yıldır görmediğim arkadaşımı görmüş gibi sevindim, en çok da Cin Ali ile Berber Fil'i severdim, ama kapaklardan Cin Ali'nin Kara Gözlü Kuzusu'nun kapağı daha güzelmiş onu koyuyorum..Kitapların hepsini ezberlemiştim, paso başa sarıp onları okuyodum. Ama 1.sınıf bitip de yaz tatili başlayınca kitap okumayı bırakıp kendimi sokaklara atmıştım, okumayı da yazmayı da baya bi unutmuştum, hatta soyadımı yazıcaktım da uzunca bi süre S harfini yazmak için nerden başlayacağımı düşünmüştüm. Ne komikmiş...

starbuck vs. örenbayan

İçinde insan olan logoları çok seviyorum, buna KFC, Ören Bayan, Starbucks ve Arko traş köpüğü dahildir. Logo dolu dolu ve daha sevimli görünüyor. Bari içinde bayan olan logoları birazcık karşılaştırayım: Starbucks Mobidik'teki denizkızı olan Starbuck'tan adını almış. Ören Bayan ise doğrudan müşteriye bakılıp konulmuş bir isim. Ören bayan insandır, starbuck denizkızıdır. Ören Bayan hamarattır, logoda bile örgü örer, Starbuck boş gezenin boş kalfası. Starbuck'ın saçlar fönlü, Ören Bayan saçları Şehrazat modeli düzgünce toplamış. Starbuck'ın giyinip giyinmediği belli değil, Ören bayan gayet giyinik. Ama ikisi de güzelce gülümser. Güzel logolardır.

kadayıf

Düşündüm taşındım kadayıf nasıl yapılıyor çözemedim. Hamurun ince ince kesilmesi ile ya da yoğruldukça tel tel olan hamur olabilir diye düşündüm ama gayet de mantıksız geldi. Sonra dayanamadım araştırdım ve buldum.
Hamuru sadece un ve sudan oluşuyormuş, hafif yağlanmış sacda da yandaki düzenekteki gibi pişiriliyormuş. Ama tabi bunun da fabrikasyon imalatı vardır heralde.
Yapılışı zor ama pişince lezzetli ama yine de benim pek aram yoktur kadayıfla. Bu arada kadayıf kelimesi arapçada kadife kelimesinin çoğuluymuş. halbuki kadayıfın da hiç kadifeliği yoktur, baklava olsa neyse..belki zamanla bunun yapılışı değişmiştir kim bilir..

introspektif

Bizim şirkette performans görüşmeleri başladı, ilk önce bir anketten kendimize puan veriyoruz, sonra da yöneticiler puanlıyor. Herkesin kendini yansız bir şekilde değerlendirmesini bekliyorlar. kendini gözlemleme olayına psikolojide introspektif deniyor, halen türkçe'de tek kelime ile karşılığı bulunmuyor. Bu anket olayı da bir nevi introspektif oluyor aslında, içine bak çok da derinlere inmene gerek yok, şirkete bağlılık oranın nedir, takım çalışmasında nasılsın söyle işte..bence tüm bunlar işyeri tarafından kurumsal görünmek, ik'cıların çalıştığını göstermek ve en önemlisi de daha az zam yapmak için ellerinde somut kanıtların olmasını sağlayan yapay bir çalışma..ben burdan gelen puanlara bakmam, yapılan zamma bakarım der bu konuyu da burda noktalarım:) Bu özgürlük heykeli de utandığı için kapatmıyor yüzünü, çok güldüğü için kapatıyor introspektif sonucunda:)

milli piyango

Tabiki alttaki ekran benim biletimin sorgu ekranı, üzülmeye de gerek yok, ben de büyük ikramiye biletini sorgulayıp tebrik de kazanıyorum...
(Türkçe karakter olayı tam bir fecaat)

dali

SSM'de Dali'nin resim sergisine gittim. Uzun zamandır hiçbirşeyden bu kadar etkilenmemiştim. Dali'nin nasıl bir hayalgücü ve zekaya sahip olduğunu resimleri anlatıyor. İlgilenmediği disiplin kalmamış, optik, matematik, fizik, mitoloji, felsefe, edebiyat, jeoloji, teoloji ve aklıma gelmeyen daha bir sürüsü..eskizlerinde matematik formülleri bile yer alıyordu. hep araştırmış ve hep öğrenmiş.
Gittim gördüm utandım ve üzüldüm. Ne geniş bir hayalgücüm var ne de araştırma öğrenme isteğim. Eğitim sistemine mi suç atsam hayatta kalma mücadelesine mi suç atsam bilmiyorum. Beynimi hapsedilmiş, sınırlandırılmış hissediyorum. Ona bunu yapan da ben ve benim tercihlerim aslında...1920lerde çektiği kısa film bile inanılmazdı, günümüzde milyon dolarlık sayısız film çekiliyor ama kaç tanesinde bu anlatım olabilir, evet evet onlarda benim gibi, yalnız değilim aslında..
Hayal kurmadığı gün olmadığını, içinde dağ olan bir resmini yaparken de 3 ay hayallerinde orda yaşadığını söylemiş. Belki de kaderim bu dahileri anlamak olarak yazılmış, şükür gene ucundan bucağından anlıyabiliyorum hiç anlayamamak da vardı işin ucunda...

Happy Merry Christmas


en çok da yılbaşı süslemelerini seviyorum, her taraf ışıl ışıl..onun dışında yeni bir gün, yeni bir haftaya başlamak gibi aslında yeni bir yıla başlamak..ama yine de herkese kocaman kocaman mutlu yıllar..
bi de yılbaşı için de arife günü olsa süper olcak:)

Curling

Eurosportta izleyip de kurallarını anlayamadığım spor dallarından biri de curling'ti, türkçesi bence buzda kaydırmaca ama buz satrancı olarak geçiyor, ordan burdan kurcalarken kurallarını buldum, takım 4 kişiden oluşuyor, biri atıyor diğer üçü de ağırlığa yön veriyor, amaç merkez nokta çevresinde ağırlıkları toplamak ve rakip takımın da ağırlıklarını dağıtmak..animasyonlarla işte bu sitede senaryoları anlatmışlar. Bir dahaki sefere izlediğimde daha anlamlı gelir inşallah..Bir de ağırlık taşıma gibi bir yarış vardı, kocaman adamlar böyle taşımak için sapı olan küçük varilleri taşıyorlardı, o da izleyince anlamsız geliyordu..kim bilir arkasında nasıl bir felsefe yatıyordur:)