
yeni oyun-çakma dart

vapur

Bu fotoğrafı da beşiktaş iskelede çekmiştim, kadıköy vapurundan en son inen kişiler...
eğitim ömür boyu
20 yıllık öğrencilik hayatım bitti, üzülüyor muyum tabiki hayır, bunca yılda ne öğrendim ya da bunca yıldan elimde ne kaldı? ilkokulun kesinlikle faydalı olduğuna inanıyorum, aile kavramı, dünya, çevre, temel matematik bilgisi, bunlar vardı, o günkü halim için acaip bi vizyon yarattılar saolsunlar..ortaokulda artık daha derinleşti herşey ama basit makinalar her zaman basitti, sürtünme kuvveti hiç bir zaman yoktu, endoplazmik retikulumum vardı her hücremde, kare kök aldım, çarptım böldüm, tabi bunların yanında tarih ve coğrafya, yani fena değildi aslında, herkes ortaokula gitmeli, sonrası ise lise aynı tarih aynı coğrafya, ezberle dur, integraller türevler, organik kimyalar, doğruluğu kanıtlanmamış fizik kuramları öğrendim ve tabi tüm bunlar için beynimi deli gibi kullanıyodum..ve derken üniversite başladı, gene integraller furier serileri fizik...ve sonra da bilgisayar dersleri, yıllarca deli gibi fizik matematik kimya biyoloji dersleri aldım, öğrendim ve sonrasında bunların hiçbirinin hiç bi işe yaramadığı bir mühendislik dalında eğitim gördüm, üstelik bu öğrendiğim şeylerin de pratikte uygulanması çok zor olduğu için kullanmadığımdan hepsini unuttum, aslında beynimin arka kısımlarına ittim aradaki bağı da kopardım..
Çalışınca bunlar geçer diye düşündüm, ama işin kötüsü bitmiyormuş böyle, çalışmaya başlayınca da kişinin kendini geliştirmeye devam etmesi için sürekli bir devinim içinde olması gerekiyor, alınan eğitimler okunan kitaplar, mesai dışından kişinin kendi için yapması gereken fazla mesailer...
kısacası beynimi bilimle törpülüyorum...
Çalışınca bunlar geçer diye düşündüm, ama işin kötüsü bitmiyormuş böyle, çalışmaya başlayınca da kişinin kendini geliştirmeye devam etmesi için sürekli bir devinim içinde olması gerekiyor, alınan eğitimler okunan kitaplar, mesai dışından kişinin kendi için yapması gereken fazla mesailer...
kısacası beynimi bilimle törpülüyorum...
istemek
geçenlerde arkadaşları yemeğe çağırmıştım, ama evde yeteri kadar sandalye yoktu, freedom da üstteki komşudan sandalye istememi söyledi, tuz istenir ama sandalye de istenir mi diye baya mızmızlandım, istememek için yoğun çaba harcadım, freedomın ısrarıyla cesaretimi topladım ve çaldım kapılarını, bu arada ben üstteki teyzeyi evi su bastığında görmüştüm, bir de mevlüt okunurken "amin amin" demesini duyuyorum o kadar, yani teyzeyle hiç muhabbetimiz yok..o kadar panik yaptım yaptım ama teyze evde yokmuş meğerse ve böylece rahatladım..sonunda gittim koçtaştan rahat rahat iki tabure aldım, süper oldu. zaten insanlarla kolay iletişim kuran biri değilim, çok da umrumda değil de, bu bişey isteyememe olayına şaşıp kalıyorum, isteyemiyorum...bi de önceden şu vardı biri benden bişey istese hayır diyemez yapmaya çalışırdım. Bence bireyin kendi önceliklerini düşünüp aslında ona göre evet demesi gerekiyor, başka biri kesinlikle insanın kendisinden önemli olmamalı, ama işte ben başımın üstünde yerin var sözüyle yetişmişim, içime işlemiş bu geleneksel ruh..ama ne yazık ki tek taraflı, benden bişey isteyene yardımcı oluyorum ama ben bişey istemeye zorlanıyorum..ne olacak halim bilmiyorum...belki o teyze kapıyı açsaydı ben de sandalye isteseydim bir tabuyu daha yıkacaktım ama olmadı işte..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)